Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İsrail Kudüs’te Etnik Temizlik Yapıyor!

Zulüm duvarı denildiğinde akla gelen ilk duvar şüphesiz Gazze şehrini açık ceza evine çeviren duvardır. Ancak Filistin’de duvarlar sadece Gazze’yi çevreleyen duvarlarla sınırlı değil. Filistin topraklarının birçok yerinde İşgalci İsrail’in inşa ettiği utanç duvarları mevcut. Bu duvarlar genelde temiz su kaynaklarına ve verimli arazilere Filistinlilerin ulaşamayacakları şekilde inşa edilmiştir. Kudüs şehri de bu utanç duvarları ile çevirilidir ve İsrail vatandaşları dahi Kudüs’te ikamet etmek için oturum izni almak zorundadır.

Zulüm duvarı denildiğinde akla

Kudüs’ü Çevreleyen Utanç Duvarı

Müslümanlar için bu ikameti sıfırdan elde etmek neredeyse imkânsızdır. İkameti olanların ikametleri Filistin toprakları içerisinde herhangi bir yerde ikinci bir adresleri olması yada Kudüs utanç duvarı dışından biri ile evlenmeleri gibi bir çok sebep bahane edilerek iptal edilmektedir.
Kudüs utanç duvarı içerisinde yaşayan Müslümanlar’ın birçoğu Filistin’in geri kalanından farklı olarak hiçbir ülke vatandaşı değildirler. Kendilerini dedelerinin Osmanlı vatandaşı olmasından dolayı Osmanlı vatandaşı olarak görürler.
Kudüs’te ikamet eden Müslümanlar aynı zamanda Mescid-i Aksâ’nın doğal muhafızları olduklarından dolayı nüfusları ve Kudüs’te bir yaşam sürdürebilmeleri Mescid’in ayakta kalabilmesi için büyük önem taşımaktadır. Bunun farkında olan İşgalci İsrail Müslümanların Kudüs’teki mevcudiyetini azaltmak için planlı ve bilinçli bir etnik temizlik yapmaktadır.

Sistematik Yıldırma Politikaları
İşgalci İsrail Kudüs halkının en temel insan hak ve özgürlüklerini engellemektedir. İnsanlık dışı muamelelerle sadece insanlar değil hayvanlar ve ağaçlar da nasibini almaktadır. Kudüs’lülerin okulları sürekli mali denetimlerle veya çeşitli izin ve ruhsat bahaneleri ile sürekli baskı altına alınmakta ve bu okulların İşgalci İsrail müfredatı olan Begrud sistemine geçmeleri için zulmedilmektedir.
Sadece İşgalci devlet güçleri değil Yahudi yerleşimciler de Kudüs halkına sürekli zulmetmektedir. Evlerine tahrik edici yazılar ve küfürler yazılmaktadır. Arabaları tahrip edilmekte ve çoğu zaman yakılmaktadır. Tüm bu zulmü yapan yerleşimciler güya “tespit edilememekte” ve işgal güçleri tarafından korunmaktadır. Bu yerleşimciler Müslümanlara yolda rastladıklarında çoluk çocuk farketmeksizin arabalarını kasten üzerlerine sürmekte ve canlarına kastetmektedirler. Bu vahşi ve insanlık dışı hareketten hayvanlar da nasibini almaktadır.
Bu hafta Kudüs’te bulunan tek Müslüman hastanesi olan Makasıt hastanesine defalarca işgalci İsrail polisi tarafından baskın düzenlenmiş ve hastane koridorlarında polisçilik oynanıp gaz bombaları atılmıştır.

Ev Yıkımları Tarihin Zirvesine Ulaştı
Yaptığı tüm “stratejik” yıldırma planlarına rağmen Kudüslülerin hala evlerini terk etmemelerini sindiremeyen İşgalci İsrail son çare olarak Filistinlilerin evlerini başa yıkmakta buldu. İşgalin başladığı 1967 yılından günümüze kadar en fazla ev yıkımını gerçekleştiren İsrail insanların zaten korona virüs sebebi ile yaşadıkları zorlukları adeta bir fırsat olarak görüyor.
Kudüs’te arazi size ait olsa bile bir evin sadece ruhsatlandırması yarım milyon şekelden (yaklaşık yüzelli bin dolar) fazla tutmaktadır. İçlerinde onlarca yıldır ruhsatlı evlerinin ruhsatının olduğunu ispat etmek için yaklaşık 250.000 şekel tutarında hukuk mücadelesi veren insanların evleri dahi hem uluslararası hukuka hem de olduğu iddia edilen İsrail hukukuna aykırı bir şekilde yıkılmaktadır.
Ev yıkımlarında İşgalci İsrail yapılan ihtardan sonra ev sahibine iki seçenek sunmaktadır. Birincisi evin ev sahibi tarafından yıkılması yada 100.000 şekel karşılığında İşgalci İsrail’in yıkması. Bu iki seçeneği de reddeden onlarca insanın evi son haftalarda adeta başlarına yıkılarak ev sahipleri sokağa atılmıştır. Şu an evleri yıkılan 4 aile evlerinin enkazı üzerinde uyumaktadırlar.

Hedef Müslüman Nüfusu Olmayan Kudüs!
İşgalci İsrail yaptığı tüm bu sistematik baskılarla Müslümanları Kudüs’teki utanç duvarının dışına itmeye ve Müslümanların çok daha az olduğu bir Kudüs inşa etmeye çalışmaktadır. Hali hazırda Kudüs’te kiralık yada satılık bir ev bulmak bile zor iken evleri yıkarak konut ihtiyacının artmasını ve dolayısı ile fiyatların daha fazla artmasını sağlamaya çalışmaktadır.
Bu gün en ucuz kiralık evin 1000 USD olduğu Kudüs Müslümanlar açısından adeta yaşanamaz bir yer halini almaya başlamıştır. İşgalci İsrail çeşitli zulümlerle Kudüs’ten çıkartamadığı Müslümanları evsiz ve yurtsuz bırakarak Kudüs’te etnik bir temizlik yapmaya çalışmaktadır.
Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde tüm dünyadaki Müslümanlara çağrı yapılarak evleri yıkılan Kudüslülerin ihtiyaçlarının giderilmesi için acil yardım kampanyası başlatıldı.
Geçtiğimiz hafta 27 ülkeden onlarca sivil toplum kuruluşunun katılımı ile Mescid-i Aksâ yangınının 51. yılını anmak için gerçekleştirilen #MinberinSahipleri kampanyasında yapılan webinarda konuşan Uluslararası Minber-i Aksâ Derneği Başkanı Abdullah Cahit Dinç gerçekleştirilen ev yıkımları ile ilgili şunları kaydetti: “Şu an tüm dünya İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında yapılan anlaşmayı konuşmaktadır. Ancak son günlerde Kudüs’te gerçekleştirilen gayri hukuki ev yıkımları bu anlaşmadan çok daha tehlikelidir. İsrail bu denli hukuksuz ve sorumsuz şekilde Kudüs’teki tüm Müslüman evlerine saldıracak olursa Kudüs’teki binlerce ev yıkılacak demektir. Kudüs halkı Mescid-i Aksâ’nın doğal muhafızlarıdır. Nasıl Mescid-i Aksâ’ya sahip çıkıyorsak Kudüs halkına da sahip çıkacağız ve mümkün olan her platformda bu zulmü anlatacağız. Evleri yıkılan kardeşlerimizin acil olarak ellerinden tutacağız.”
(BÜLTEN – Görüntü ve metin Minber-i Aksâ Derneği’ne aittir.)